sertçe

sertçe
1.
гру́бо, ре́зко; стро́го, жёстко

sertçe bakmak — суро́во смотре́ть

sertçe dürttü — си́льно толкну́л

2.
гру́бый, ре́зкий; стро́гий, жёсткий

sertçe bir lisanla — в ре́зких выраже́ниях


Büyük Türk-Rus Sözlük. 2014.

Игры ⚽ Поможем написать реферат

Смотреть что такое "sertçe" в других словарях:

  • katırdamak — sertçe olan şeyler bir birine dokanarak ses çıkarmak; âvâz, gürültü, seda …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kabuk — is., ğu 1) Bir şeyin üstünü kaplayan ve onu dış etkilere karşı koruyan, kendiliğinden oluşmuş sertçe bölüm, kışır Meyve kabuğu. Midye kabuğu. Ağaç kabuğu. 2) Ekmeğin pişme sırasında içinden daha çok sertleşen dış bölümü 3) gök b. Bir sıvı veya… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • smaç — is., cı, sp., İng. smash 1) Voleybol ve teniste topu yukarıdan aşağıya doğru sertçe yere vurma, küt (II) 2) Basketbolda yakın mesafeden topu sertçe sepete geçirme …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ayva — is., bit. b. 1) Gülgillerden, çiçekleri iri, beyaz veya pembe, yapraklarının altı tüylü, orta yükseklikte bir ağaç (Cydonia vulgaris) 2) Bu ağacın büyük, sarı renkte, tüylü, mayhoş, dokusu sertçe, ufak çekirdekli meyvesi Birleşik Sözler ayva… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bükmek — i, er 1) Sertçe çevirmek, kıvırmak Bu kez onu sürmeden olduğu yerde büküp altına aldı. S. Birsel 2) nsz Birkaç tel ipliği burarak sarmak İpek bükmek. 3) Eğmek Olur der gibi başını büktü. Çelik halatı büktü. 4) Katlamak Büktüğüm yeri kaybetmişim,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hartadak — zf., hlk. Ansızın ve sertçe (ısırmak, kapmak) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • haşlamak — nsz 1) Bir şeyi kaynar suya daldırmak Sebze haşlamak. 2) i Bir şeyin üstüne kaynar su dökmek 3) Suda kaynatarak pişirmek Nine, yolda yerim diye iki yumurta haşladıydı teyze. H. E. Adıvar 4) i Kaynar sıvı bir şeyi yakmak Kaynar su ayağımı haşladı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • irkilmek — nsz 1) Ürkerek geri çekilir gibi olmak Elimi omzuna koyuyorum. İrkiliyor, sertçe çeviriyor bakışını. E. Bener 2) Şaşırıp duraklamak 3) biy. Vücudun bir yeri dışarıdan gelen bir uyarıcının etkisiyle kanlanıp şişmek, taharrüş etmek 4) hlk. Akan bir …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kazımak — i 1) Bir aleti sürterek bir şeyin yüzündeki tabakayı kaldırmak Tahtanın boyasını kazımak. 2) Bir araç kullanarak silmek, çıkarmak O daktilo yanlışını iğneyle kazıyarak düzeltebilirsin. 3) Sertçe ovmak 4) Tıraş etmek Sakalını kazımak. 5) nsz Metal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kertmek — i 1) Bir şeyin kenarında kertik açmak, çentmek 2) hlk. Sertçe sürtünmek Kayık rıhtımı kerterek geçti …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ovalamak — i 1) Ellerini bir şeye veya birbirine sürtmek Kocası okurken gözleriyle satırları takip ediyor, elleriyle boncuk çantasını ovalıyordu. Ö. Seyfettin 2) Sertçe ovmak Sert bir havlu ile vücudunu kızartıncaya kadar ovaladı. H. Taner 3) Ezmek veya… …   Çağatay Osmanlı Sözlük


Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»